Biri yitik mi dedi?
Yok be ne yitiği. Şu "be" sözünü de edip etmekte kararsız kaldım ama daha samimi geliyor diye yazdım. Aslında kibar ve uysal bir kişiliğim vardır (Şişik egolar serisine bir katkı daha).
Neler olmadı ki. Neler tüketmedim. Yedim içtim, gezdim gördüm, uyudum kalktım. Sene sonu geldi. 2010'dan ne bekliyorsun dedi birileri. Bi' insanın beklentisi 1 yıla endekslenebilir mi ki? Hem böyle bir soruyu kime sorsan basma kalıp cevaplardan başka bir şey demez. Ben de dedim. Çark öyle bir çark ki, felek her yerimden vuruyor. Binbir maskemden birini anında geçiriveriyorum üzerime.
Başlık birden anlamsız geldi. Yitik değil aslında. Dolu dolu. Başlığı nasıl atarsan öyle devamı gelir derler ama ben vazgeçtim işte. Sevmediğim başlığımı. Zaten şapka takmaktan da pek hoşlanmam. Ama rengi kırmızıysa her şey değişir. Neyse.
Nereden geldim bu 2009'a? Aslında geçtim 2009'u. Ama masamdan takvimi geçemedi. Lâzım olur diye atamıyorum çöpe. Sanki biri "24 mayıs hangi güne denk gelmişti" diye soruverecek gibi geliyor. Böyle de mânâsız duygular içinde olabiliyorum. Sorma ihtimalini yok etsem de atabilsem artık. Asabım bozuluyor.
Ömrümden yıllar gidiyor. Sanki önümde kalsa hepsine müdahale edebileceğim gibi. Bütün takvimler, saat denilen kahrolası hapishane. Hepsini yok edesim var.
Ütopya kuracağım ben. Oraya da tek bir kişiyi alacağım. Hep benimle kalacak. Diğerleri dünyadan arınıp sadece ziyarete gelebilecekler.
Her şeyi içimiz yana yana unutacağız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder