2 Şubat 2010 Salı

03 şubat 2010 ve kar yağıyor tepeme

Sabah bi' hışımla çıktım evden. Neymiş efendim botum yokmuş. Var ama istemiyorum artık onları giymek. Bir türlü bi' şeyimle de uyduramadım. Sinirlendim falan. Ayakkabıları ayakkabılığa fırlattım. Acayip ses çıkardı, sabahın sessizliğinde apartmana yankı yaparak.

Sonra salaklığıma doymayayım diye gittim beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Ama hemen aklım başıma geldi. Onları da fırlattım dolabın içine. Neyse çizmelerimi giyip çıktım dışarı. Akşama kar yağacak demişlerdi.

İnanmadım önce. "Bu hava nasıl yağar?" diye. Sanki daha önce hiç kar görmedik. Gördük. Karın âlâsını gördük. Donduk altında, sobayı yakamadık. Gudubet bi' yerde ilaçlara muhtaç yaşadık. Öğrencilik yılları der, geçerim. Neyse başka bi' zamanın konusu olsun.

Akşama kar yağdı. En son eve girerken büyüklüğü için bir sıfat bulamayacağım kadar büyük büyük yağıyordu. İşin garibi o kadar sık yağan kar tanelerinin bir tanesinin bile ağzıma denk gelmeyişiydi. Başım yukarı da bekliyordum. Ama kaderime küstüm.

Sadece tepeme tepeme yağdılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder