Şu hayata bi' kuş bakışı yaptığımızda (kul yazmıştım yanlışlıkla, o da güzel olmuştu) genel olarak egolar denizinde can simidi ile yüzdüğümüzü görüyorum. Denizin dibinde bütün deniz canlıları falan...En çok korktuğumda piranalar. Ama sanırım piranalar denizde yaşamazdı. Neyse bunu araştıracağım. (araştırdım: büyük bi' bölümü denizde, geri kalanı da ırmaklarda yaşarmış. bence hiç yaşamasınlar). Can simiti olmasa sanki hepsi bi' anda önce bacaklardan başlayarak tüm vücudunu yiyiverecek gibi. En önemlisi de aklını. Benim de aklıma mukayyet olmam lazım ki bi' nefes daha alabileyim (burası olmadı gibi ama benim mekanım olduğundan istediğimi yazarım!)
Neyse. Aslında bu can simiti de abartılı duygularımıza sarıldığımız bi' tür araç. Alet-i edavat. Çok boktan olduğunu inkar etmek susuz da yaşabilirim diyecek kadar abartılı olur. Önemli bir gerçek: çok boktan. Kulağınıza küpe olsun!
Neyse. Bu çalışma hayatı da öyle. Bildiğin cadı kazanı. Yakın arkadaşın bile bi' süre sonra en uzağın olabiliyor. Neden? Çünkü egosunu tatmin etmesi lazım. Zorla öyle bir şey yaptırıyorlar. Bu nasıl bi' düzen diyeceğim ama arabeskin kralını yapmış olacağım. Bi' küfürlü bi'şey yazmak istiyorum. Dayanamayacağım: çok skimsonik işler :)
Bu piranalar kim derseniz; bütün iş yaşamı gediklileri (buraya daha ağır bi' şey yazmak isterdim ama neme lazım, borcumu ödeyene kadar çalışmak zorundayım). (biraz düşündüm de hep çalışmak zorunda olacağım sanırım. depresyona girmeye gidiyorum, elveda!)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder